
Yaşlanan Kıta, Değişen Denge: Avrupa Nüfusu
Avrupa haritası 10 yılda net göçün belirleyici, doğurganlığın ise tarihsel diplerde seyrettiği bir tabloyu gösteriyor. Genel eğilim: Kuzey–Batı Avrupa ılımlı büyürken, Doğu ve Balkanlar küçülüyor; Güney ise durağan.
Artış tarafında İrlanda ve Lüksemburg güçlü işgücü piyasası ve yüksek ücretlerin çektiği göç sayesinde ayrışıyor. Birleşik Krallık, Fransa, Almanya ve Benelüks’te (Belçika-Hollanda-Lüksemburg) de artışın ana nedeni göç; buna Fransa’da görece yüksek doğurganlık eşlik ediyor. Nordik ülkeler (İsveç, Norveç, Danimarka) nitelikli göç ve Avrupa ortalamasının üstündeki doğurganlıkla ılımlı büyüme koruyor.
Azalan ülkelerde tablo farklı: Baltıklar ve Doğu Avrupa genç nüfusun Batı’ya kalıcı göçü ve düşük doğurganlık nedeniyle geriliyor. Balkanlar’da da benzer dinamikler öne çıkıyor. İtalya, Yunanistan ve Portekiz gibi Güney ülkelerinde uzun süredir çok düşük doğurganlık, kriz yıllarındaki dış göçle birleşince nüfus ivmesi zayıflıyor.
Önümüzdeki 10 yıl için UN projeksiyonları Batı ve Kuzey’de büyümenin ağırlıkla göçle süreceğini; Doğu/Balkanlar’da azalışın devam edebileceğini; Güney’de durağan veya hafif eksi eğilimin korunacağını ima ediyor. Türkiye son 10 yılda artış gösterse de hız yavaşlıyor; düşen doğurganlık ve yaşlanma nedeniyle 2030’larda plato olasılığı güçleniyor (göç akımları dengeyi değiştirebilir).
Bu tahminlerin arkasında UN World Population Prospects’in kohort-bileşen yöntemi var: doğurganlık, ölüm/yaşam süresi ve net göç her yaş kohortu için ayrı ayrı projekte ediliyor; doğurganlık uzun vadede kademeli olarak yakınsamaya, göç akımları ise geçmiş trendlere temkinli biçimde bağlanıyor. Avrupa’nın demografik geleceğini doğumlardan çok göç politikaları ve entegrasyon kapasitesi belirleyecek.