
Göç, Sadece Hareket Değil, Yansımadır!
Göç, günümüzde sadece insanların yer değiştirmesi değil; aynı zamanda ülkelerin ekonomik gelişmişliği, yaşam kalitesi, sosyal huzuru ve siyasi istikrarının da bir göstergesi olarak öne çıkıyor.
Dünya ekonomisinin yaklaşık %85’ini temsil eden G20 ülkeleri özelinde bakıldığında, bu küresel güçlerin göçle olan ilişkisi yalnızca kendi iç dinamiklerini değil, aynı zamanda küresel dengeleri de şekillendiriyor.
Amerika Birleşik Devletleri, 1,3 milyon kişilik yıllık göç alımıyla listenin başında yer alırken; teknolojik gelişmişliği, eğitim imkânları ve iş gücü ihtiyacı sayesinde hâlâ dünyanın dört bir yanından insanların ilgisini çekmeye devam ediyor. Yaklaşık 47 milyonluk göçmen nüfusuyla dünyada en fazla göçmene ev sahipliği yapan ülke konumunda bulunan ABD’de, göçmenler toplam nüfusun %14’ünü oluşturuyor. Bununla birlikte, ebeveynleri göçmen olan ve ABD’de doğarak vatandaşlık elde eden bireyler, 2023 itibarıyla çocuk nüfusunun yaklaşık %26’sını oluşturuyor.
Almanya 610 bin, Birleşik Krallık ise 446 bin kişilik göç alımıyla öne çıkıyor. Bu iki Avrupa ülkesi, güçlü ekonomileri ve sundukları sosyal haklarla göçmenler için cazibesini koruyor. Kanada, aldığı 434 bin göçmenle ilk bakışta daha az göç alıyor gibi görünse de bu sayı ülke nüfusuna oranlandığında %1,08’e ulaşıyor ve bu oran G20 içinde en yüksek seviye olarak dikkat çekiyor. Kanada’nın uyguladığı nitelikli göçmen politikası, bu tabloyu destekliyor.
Benzer şekilde, Suudi Arabistan 326 bin, Hollanda ise 145 bin kişilik göç alımı gerçekleştiriyor. Özellikle Suudi Arabistan, inşaat ve hizmet sektörlerindeki iş gücü ihtiyacını göç yoluyla karşılıyor.
Öte yandan Hindistan, 979 bin kişilik net göç kaybıyla G20 içinde en fazla göç veren ülke konumunda bulunuyor. Hindistan’dan ayrılanların önemli bir bölümü Körfez ülkeleri ve Batı’ya yöneliyor ve bu hareket genellikle iş gücü temelli oluyor.
Türkiye de son dönemde 318 bin kişilik net göç kaybıyla öne çıkıyor. Bu rakam, nüfusun %0,37’sine karşılık geliyor ve özellikle genç nüfusun yurt dışına yönelmesiyle birlikte “beyin göçü” konusu daha fazla gündeme geliyor.