
Sığınmacı sayılarının belirsizliği ve doğru bir şekilde ölçülmesinin zorluğuna rağmen, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) verilerine göre, dünya genelinde kayıtlı 6,3 milyon Suriyeli sığınmacı bulunuyor. Bu veriler kapsamında, Suriyeli sığınmacıların yarısı Türkiye’de yer alıyor.
2011 yılında Dera’da başlayan iç savaşla birlikte, 22 milyon nüfusa sahip olan Suriye, savaş nedeniyle milyonlarca vatandaşın hayatın kaybetmesine, yerinden etmesine ve birçok kişinin başka ülkelere sığınmasına neden oldu. İç savaşla birlikte ülkedeki siyasi ve sosyal dengeler bozulurken, komşu ülkeler başta olmak üzere birçok ülkenin göç politikalarını yeniden şekillendirdi.
Coğrafi yakınlık ve açık kapı politikası, Türkiye’yi Suriyeli sığınmacılar için bir merkez haline getirdi. Türkiye’yi sırasıyla Lübnan, Almanya, Ürdün ve Irak gibi diğer ülkeler takip ediyor.
Türkiye’nin açık kapı politikası, Suriyeli sığınmacıların ülkeye gelmesiyle toplumsal yapıyı etkileyerek, yerel halk ile sığınmacılar arasında kültürel uyum ve entegrasyon sorunlarını gündeme getirdi.
ORSAM ve TESEV’in raporuna göre, Suriyelilerin göçü, kiraların artmasına, bazı bölgelerde ise işsizlik oranlarının yükselmesine neden oldu. Diğer yandan, Suriyelilerin ucuz iş gücü olarak kayıt dışı sektörlerde çalışması, ücretlerin düşmesine de yol açtı.
Esad rejiminin düşürülmesinin ardından, Suriyeli sığınmacıların ülkelerine dönüş sürecinin nasıl olacağı merak ediliyor. Türkiye’den gönüllü olarak geri dönen Suriyeli sayısı artsa da dönüşler henüz kitlesel boyuta ulaşmadı. Bakan Yerlikaya, günlük 1.100-1.150 sığınmacının geri döndüğünü belirtirken, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’de barış ortamı güçlendikçe gönüllü geri dönüşlerin sayısının zamanla artacağını ifade etti.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR), dönüşlerin “gönüllü, onurlu ve güvenli” olmasını gerektiğini vurguladı ve sığınmacıların dönüş koşullarını değerlendirebilmeleri için “git ve gör” ziyaretlerini tavsiye etti.

