Gelir dağılımındaki değişimin en büyük kaybedeni orta sınıf oluyor.
2006-2023 yılları arasındaki gelir grupları arasındaki milli gelirden alınan payların değişimi incelendiğinde, Türkiye’nin orta sınıfın milli gelirden aldığı payın düşerken üst ve alt sınıfın milli gelirden aldığı payın arttığı “kum saati” ekonomisi olarak adlandırılan sürecin içerisinde olduğu gözlemleniyor.
Toplumun %20’sini oluşturan üst gelir grubunun milli gelirden aldığı pay, %48,7 ile ekonominin neredeyse yarısına ulaşırken, orta gelir grubunun payı ise 2006’da %36,6 iken %35 seviyesine geriledi. Alt gelir grubunun payı ise %14,9’dan %16,3’e yükseldi.
TEPAV’ın yaptığı araştırmaya göre, 2023 yılında sigortalı çalışanların %40’ının asgari ücretli olması dikkat çekiyor. Son yıllarda kamu ve özel sektördeki pek çok meslek grubu maaşlarının asgari ücret seviyesine yakınsaması, birçok kamu çalışanı, akademik personel, sanayi işçisi ve emeklinin geçim koşullarının zorlaşmasına yol açtı. Bu durumla birlikte asgari ücret üzerinde olan orta gelir grubu olarak nitelendirilen çalışanların maaş artış oranlarının asgari ücretin altında kalması nedeniyle pek çok ücret grubunda reel gelir kaybı yaşadığı bir tablo ortaya çıkıyor.
Diğer bir yandan, Türkiye, Avrupa ülkelerine kıyasla gelir dağılımı eşitsizliğinin göstergesi olan Gini katsayısı en yüksek ülke konumunda yer alıyor. AB ortalaması ise 0,30 seviyesindeyken, Türkiye’de bu oran 2006’da 0,43 olan oran, 2014’te 0,39’a düşmüşken yaşanan ekonomik krizler ve yüksek enflasyonla birlikte 2023’te tekrar 0,42’ye yükseldi.
Gelir dağılımındaki uçurumun büyümesi, ekonomik dengelerin zayıflamasına yol açarken tüketim gücünü kaybeden bir toplum yapısı oluşturuyor. Bu nedenle, gelir dağılımına yönelik yapısal reformlar, sürdürülebilir bir ekonomik gelecek için kaçınılmaz hale geliyor.