
Finansal yatırım yapan herkes, harcanabilir gelirinden biriktirdiği tasarrufların enflasyonun üzerinde getiri sağlamasını, hatta mümkünse refah seviyesini yükseltecek kadar önemli getirilere ulaşmasını ister.
2024’te yurtiçinde başarılı performans sergileyen yatırım araçları arasında ilk sırada para piyasası fonları, ikinci sırada ise gram altın yer aldı.

Yurtdışında ise ABD endeksleri, teknoloji sektörü özellikle yapay zekâ alanında yüksek getirileriyle dikkat çekerken, Asya ve Avrupa endekslerinde getiriler sınırlı kaldı.
ABD Başkanı olarak Donald Trump’ın seçilmesi, kripto paralara yönelik desteği güçlendirdi. 2024 yılının sonunda Bitcoin, tarihinde ilk kez 100 bin doları aşarken kendisine yönelik olumlu görüşler de arttı.
Beklentiler
2025 yılında, TCMB’nin enflasyonla mücadeleyi öne çıkaran tutumu nedeniyle, TL faize dayalı varlıkların reel getiri sağlamaya devam etmesi; dövizin ise tam tersi bir şekilde enflasyonun gerisinde kalacağı tahmin ediliyor.
Aracı kurumlar, BIST 100 endeksinin 2025 yılı sonunda 14.000-15.000 puan seviyelerine ulaşacağını tahmin ediyor. Yatırımcıların, özellikle enflasyonda beklenen düşüşün gerçekleşmesi sonucunda oluşacak faiz indirimlerinin etkisiyle, alternatif getiri aracı olarak BIST’e yönelmesi bekleniyor.
Gram altın tarafında ise belirleyici faktörün bu yıl da dolar kurundan ziyade ons altın fiyatı olacağı öngörülüyor.
2024 yılında yüksek jeopolitik gerginlikle birlikte küreselleşmeyi kısıtlayacak unsurların öne çıkmasına neden olmuş ve ons altın fiyatlarında nominal bazda rekor seviyelere ulaşılmıştı.
Reel bazda ise en yüksek fiyatlar, özellikle yüksek enflasyon ve düşük büyümeyle özelleştirilen altına dayalı Bretton Woods sisteminin sona ermesinin ardından 1970’lerin sonunda görülmüştü. Bu bağlamda, 20 Ocak’ta göreve başlayacak Donald Trump’ın uygulayacağı politikalar, yukarı yönlü yeni rekorların kırılmasını destekleme potansiyeli taşırken, aksi durumda ise gelinen seviyelerin korunması ve hatta geriye çekilmesi beklenebilir.
Trump, dünyadaki savaşları sonlandırma ve jeopolitik gerginlikleri azaltma vaatlerinin yanı sıra uluslararası ticarette yeni vergi tarifeleri uygulamayı hedefliyor.
Ticaret gerilimlerinin oluşması durumunda ve küresel merkez bankalarının yüksek taleplerinin ihtimali halinde altın tahminleri yukarı yönde oluşuyor. Uzmanlar, bu beklentiler doğrultusunda ons altının 2025 yıl sonunda yaklaşık 3.000 dolar seviyelerine ulaşabileceğini öngörüyor. Bu senaryonun gerçekleşmesi, gram altının da enflasyonun üzerinde getiri sağlamasını destekleyecektir.
Küresel tarafta, Goldman Sachs, JP Morgan Chase gibi kurumlar, ekonomik büyümenin devam etmesinin hisse senetlerine yansımasıyla S&P 500’ün 2025 yılında yaklaşık %10 değer kazanacağını belirtiyor. Piyasa dostu olarak bilinen Trump’ın göreve başlamasıyla piyasaların ivme kazanması beklenirken, Trump’ın FED’in faiz politikasına yönelik açık eleştirileri ise temkinli bir tutum gerektiriyor.
Trump’ın ekonomik aktiviteyi hızlandırma politikalarının yanı sıra uluslararası ticarete uygulanabilecek sınırlamaların ABD’de enflasyon baskılarını artırabileceği ve küresel ekonomiye yönelik riskleri yükseltebileceği endişesi yakından takip edilecek.
Trump yönetiminin dış ticaret politikaları, özellikle yeni tarifeler, Çin piyasalarında hem volatiliteyi artırabilir hem de belirsizliği derinleştirebilir. Bu durum, yatırımcıların daha temkinli bir tutum sergilemesine sebep olabilir.
Avrupa borsalarının ise süregelen büyüme sorunları ve jeopolitik riskler nedeniyle sınırlı bir potansiyel sunması bekleniyor.
Trump’ın kripto paraların destekçisi olmasıyla birlikte yükselen Bitcoin’in 2025 yılında da değer kazanmaya devam etmesi öngörülüyor. Ancak, kripto paralardaki volatilite, hisse senetlerine kıyasla daha yüksek olması, önemli risk unsurları arasında yer alıyor.
Önemli Noktalar
Enflasyonun hızla yükseldiği ve faiz oranlarının belirgin şekilde geride kaldığı dönem olarak nitelendirilebilecek dönem olan pandemi sonrası yerel seçimlerle birlikte son bulmuştu. Bu dönemde TL borçlanarak döviz, gayrimenkul veya diğer fiziksel varlıklara yatırım yapanların servet etkisi yaşadıkları bir dönem olmuştu.
Şimdi ise tam tersi bir durumla, sıkı para politikaları ve reel faiz uygulamalarının etkili olduğu bir yılı geride bırakıyoruz. İlk etki TL’deki reel değerleme olarak görülürken, enflasyonda beklenen düşüş henüz gerçekleşmiş değil.
2024 yılı, geçmiş yıllardan farklı olarak TL’ye yatırım yapanların, özellikle para piyasası fonları gibi politika faizine yüksek duyarlılığı olan yatırım tercihlerinden %60 seviyelerinde getiriler elde ederek enflasyonu yendiği bir yıl oldu. Buna karşılık, kredi faizlerinde yüksek seviyeler ve erişim güçlüğü yaşanırken, yüksek oranda TL kredi kullanmak zorunluluğunda olan şirketlerin özkaynaklarının olumsuz etkilendiği bir yıl oldu.
2025 yılında da enflasyonla mücadelenin ön planda kalması bekleniyor. Bu durum, şirketleri ve bireyleri zorlayan koşulların özellikle yılın ilk yarısında devam etmesine yol açabilir. Beklenen gevşemenin yaşanması için enflasyonun %20 seviyelerinin altına inmesi gerektiğini bugünden yarına not almak gerekiyor.